Samstag, 14. Dezember 2019

ZUHAL OKUYAN YAZDI / BENİM OLAN SENİNDİR *

Bu yıl ilginç bir Börklüce romanının basıldığını daha önce buradan duyurmuştum. Okumaya yeni fırsat buldum. Leopold Schefer'in yazdığı, Ilhami Yazgan ve Ganime Gülmez'in dilimize kazandırdığı bir kısa roman. 'Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler, Börklüce Mustafa' isimli bu kitap ilginç, çünkü kitabı bir alman yazar hem de 1840'de yazıyor. Oryentalist bir eser değil, Börklüce ve arkadaşlarının paylaşımcı bir düzen kurmak isteyerek Osmanlıya baş kaldırışlarını çok iyi anlatmış. Aralarında Osmanlıca da olan çok sayıda dil bilen Schefer, tarihe sadık kalarak, ama sadece kütüphane bilgilerinden yararlanarak yazmıyor, iki kez Karaburun ve çevresine gelip uzun uzun bölgeyi inceliyor. Öyle doğa tasvirleri var ki, RES ler tahrip etmeseydi aynı bugünün Karaburun'u gibi. Kayalar, mağaralar, Mimas zirvesinden Sakız ve Midilli'nin hatta Sisam'ın görülmesi, keçiler..


Schefer aynı zamanda şair ve besteci. Bölgeyi bu kadar iyi bildiğine göre acaba bu kitap dışında Karaburun ve çevresi için aldığı notları kullandığı başka bir belge var mıdır diye merak ediyor insan. 1800 lerin başında sadece gemiyle gelinen Karaburun, birçok araştırmacının iddia ettiği gibi hala korsan yatağı ve kanun kaçaklarının barındığı bir yer. Avrupalı bir gezgin için kolay yerler değil.

Schefer'in romanı için yazdığı önsözden:
(http://ilhamiyazgan.blogspot.com/…/ben-hristiyan-degilim-am…)
‘‘Osmanlı topraklarında 1420 yılında yaşanmış Börklüce Mustafa olayı tek olması ve büyüklüğü nedeniyle önemli bir isyan olarak tarihe mal olmuştur. İsyan süreci ve gelişimi insanı dehşete düşüren bir şekilde geliştiği için sonuçları da çok ağır yaşanmıştır. Müritlerinin ‘‘Dede Sultan’’ diye kutsadıkları „Böre“, yetenekli ve hünerli olmasının yanı sıra iyi bir cengaverdi. Mimaş Dağı’nın eteklerinde yaşayan ahali arasında bir ayrım gözetmeden, Aksak Timur’un Anadolu’daki zulmünün ardından yoksullaşan ahaliye kucak açmış “Benim olan senindir….!” şiarı ile tekvücut, Yahudiler başta, Hıristiyan ve Türkler Dede Sultan’ın safında yer tutarken; Torlak Kemal ve ona bağlı torlaklar, avrupanın da yakından tanıdığı hukukçu, din bilgesi, Osmanlıyı baştan sona dönüştürmek hayali güden ruhani lider Şeyh Bedreddin bağrında kenetlenmişlerdir. Böre`ye karşı ilk saldırıyı başlatan Saruhan Beyi Bulgar dönmesi Şişman, emrindeki tüm askerleri kaybetmiş, kendi de, bunun hesabını canıyla ödemiştir. İkinci saldırı, Şişman’ın yerine atanan Saruhan Valisi Ali Bey tarafından dözenlendi. O’da başarılı olamadı!.. Ordusu darmadağın olmuş, kendi de canını kaçarak kurtarmıştır. Beyazid Paşa komutasında Rumeli ve Anadolu`dan toplanan 180 bin kişilik Osmanlı askeri, Sultan I.Mehmet`in oğlu Şehzade Murat öncülüğünde, Böre`yi yakalayıp müritlerinin gözü önünde çarmıha germiş, tövbe etmesini buyurmuş, kabul etmemesi sonrasında işkence edilerek öldürülmüştür. Ölümünün ardından Böre`nin müritleri Dede Sultanlarının ölmediğini, hayât-i munzeviyânesine devam ettiğini dillendirmişlerdir. Daha sonra Torlak Kemal, üç bin torlakla Beyazıt Paşa‘ya karşı direnmiş fakat yenilmiş ve adamları ile birlikte aşılmıştır. Tüm bunlar yaşanırken Şeyh Bedreddin, Kastamonu hükümdarı İsfendiyaroğlu’nun yardımıyla Sinop üzerinden gemiyle Balkanlar’a geçmiş, orada Osmanlı askerleri tarafından ele geçirilip Serez Çarşısı’nda idam edilmiştir. Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler, Leopold Schefer - 1840)”
* Kitapta çok sık paylaşımcı öğretiyi vurgulamak için geçiyor