Bu zor Corona‘lı günlerde, posta ile gelen en güzel hediye benim için kitaptır. Posta kutusuna baktığım da „ Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler BÖRÜKLÜCE MUSTAFA Leopold Schefer / 1840“ kitabının geldiğini görünce çok sevindim...
Güzel bir bahar gününde güneşin tepemizde güldüğü ve kuşların coştuğu bir öğlen vakti çayımı demleyip balkondaki yerimi alıp okumaya başladım „BÖRÜKLÜCE MUSTAFA“yı...
„BENİM OLAN SENİNDİR“
Ve ben bu cümleyi okuduktan sonra çok etkilendim ve daha büyük bir heyecan ve merakla sayfaları çevirdim…
„Bizim Böre kendisi benim olan senindir öğretisini aktarıyor...“ sık sık bu cümleyi denk gelirsiniz kitabı okudukça ve hiç bıkmadan ilerler sayfalar.
„Dağlar, insanı terbiye eden kreşlerdir. İnsanları hür yapar dağlar. Şehirler; görünüşü dağlardan cefalı, gösterişli lakin ehemmiyetsiz olan şehirler, adeta küçük bir ormanlıkta, çöp yığınlarını andıran, kulellerin yükseldiği karınca yuvaları gibi durmakta.“ Ve dağları hâlâ severiz, dağlar insanları barındırır ve sır vermezler...
Ve sayfalar ilerledikçe, Börüklece‘nin kızı Ayşe olup gözyaşlarınız usulca akar yüreğinize sessizce. İsa‘nın „Babaaaaa! Ah benim babaaam!“ diye Efes‘te yankılanan çığlıklarına yüz yıllarda geçse bugün yaşanmış gibi hissedersiniz kitabı okuduğunuzda.
Çaresiz annenin çığlıkları olursunuz. Yutkunarak okudum, çaresizliğe hiç bir zaman çare bulunamadı tarih boyunca, hâlâ da öyledir.. Sevgisi ve oğlu arasında kalmak Böre‘nin çaresizliği… Tıpkı Seyid Rıza ve oğlunda olduğu gibi...
Maaraton‘un bir kadın olarak nasıl fedakarlık yaptığını. Gerçek bir sevgi ve sevda için ancak bu kadar yapılabilinir diyeceksiniz takdir ederek.
Ve kadınların o dönemdeki güçlülüğü, fedakârlığı ve cesaretleri hâlâ bugünde devam etmektedir. Ve annenin çocuklarına karşı olan üstün sevgisini üzülerek okursunuz...
„ Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler BÖRÜKLÜCE MUSTAFA“ yı okuduğunuzda; „Benim Olan Senindir „ şiarı ile yola çıkıp, hiç ırk ve din ayrımcılığı yapmadan, yoksul ve fakir Yahudi, Hristiyan ve Türklere kucak açıp birlikte direnerek üç yiğit insanın kahramanca nasıl ölümü kucakladıklarına tanık olursunuz. Tıpkı Börüklüce Musafa gibi, çarmıha gerilirken, tövbe edilmesi isteniyor, o başı dik tövbe etmiyor ve işkence edilerek öldürülüyor. Torlak Kemal ve Şeyh Bedrettin‘de idam edilir.
Çeviri dili tek kelime ile muhteşem. Anlaşılır sade ve akıcı heyecan veren, başlı başına merak edici, hiç bitmesini istemediğim bir roman olmasından dolayı bir solukta okudum çayımı yudumlarken...
Hüzünlü, yürek burkan bir kitap olmasına rağmen, yaşadığımız şu zorlu günlerde okunup ders çıkarılacak bir romandır diye düşünüyorum.
Değerli araştırmacı-yazar İlhami Yazgan‘ın imzalı bölümde de belirttiği gibi „Benim olan Senindir...“ diyenlerin çoğalması dileğiyle...
„ Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler BÖRÜKLÜCE MUSTAFA“ yı Okumanızı öneriyorum, emeği geçen değerli çevirmen ve yazar İlhami Yazgan ve Ganime Gülmez‘e yürekten teşekkürler, kutluyorum başarıların devamını dilerim. Daha nice kitaplara…
Gülcan Güzel
29.04.20 Köln
29.04.20 Köln