Dienstag, 17. Dezember 2019

Alıi İhsan Oğuz yazdı / GÜNEŞİN ALTINDA ÇARMIHA GERİLENLER BÖRKLÜCE MUSTAFA

Bir kitap değerlendirmesi;
Alman Yazar LEOPOLD SCHEFER'in 1840 yıllarda kaleme aldığı ve günümüzde Değerli dostum İlhami Yazgan'ın ve Ganime Gülmez çevirisi ile Ceylan yayınlarından yayınlanan kitabın kendimce kısa bir değerlemesi;

Kitabı bitirdim.Önce emek ve çaba için tebrik ederim.
Sonuçta ortada yaratılmış emek ürünü bir eser var.
Ancak
1)Kitap bir roman türünden ziyade felsefe kitabı sanki. Okuru fazla sıkıyor ve felsefe içinde boğuyor.İnsanın ister istemez Erol TOY'un AZAP ORTAKLARI akla geliyor.Akıcılık, okuru kitaba bağlayan adeta okuru içine çeken kurgusu ile karşılaştırınca Alman yazarın kitabı MADAM BOVARY gibi kalıyor. Burada şunu da belirtmeliyim. 1800 yılların yazarları genelde benzer teknikle edebi bir anlayış sergiliyordu. O dönemin unutulmaz bugün klasikleşmiş eserlerine bakarsak aynı tarzı görebiliriz.


2)Üniversite de Doktora tezini Almanya'da yapmış bir hocam vardı. Yıllarca Almanya da kalmış.Almancası Türkçeden daha iyi idi. Ancak ders anlatırken Almanca düşünüp Türkçe konuştuğu zaman öğrenciler olarak biz anlamakta oldukça zorluk çekiyorduk. Hocanın söylediklerini adeta yeniden tercüme edip yazıyorduk. Kitap da maalesef bu şekilde tercüme edilmiş bölümler var. Cümleyi anlamak için bir kaç defa okumak gerekiyor.
3)Yayınevleri maliyeti düşürmek için editör denetiminden geçirmiyorlar. Ben dil bilimci değilim ama kendi kitabımda da aynı sıkıntıları yaşadım.İmla bozuklukları cümle bozuklukları ben de de var. Sanırım senin kitap da editör denetiminden geçmemiş. İyi bir editör bahse konu hataları görür düzeltir, kitabın daha rahat ve akıcı olmasını sağlayabilirdi.
Facebook ortamında yazabildiklerim bu kadar. Kitabı okuyanlar düşüncelerini paylaşırsa sevinirim.
Ali İhsan Uğuz

............................

Ilhami Yazgan Sevgili arkadaşım Ali İhsan „halince“ Lepold`un kitabını okumuş değerlendirmiş ve paylaşmış. Kendisine teşekkür ederim. Bu değerlendirmeleri daha çok birer tespit niteliğinde. Kitap değerlendirmeleri biraz daha farklı olur!
„Kitap bir roman türünden ziyade felsefe kitabı sanki“ tespiti var. Doğru kitap roman değil! Leopold Schefer`in 1840 yılında kaleme aldığı Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler–Borklüce Mustafa/1840 kitabı bir „NOVELLA“ dir. Novella Avrupa’da öykü ve romanın gelişimini etkileyen, gerçekçi ve yergili bir anlatımla yazılmış sağlam yapılı kısa anlatılardan oluşur. Novella terimi bazen, öyküden uzun ama romandan kısa bir anlatı türüdür Almanya’da 18. ve 19. yüzyıllarla 20. yüzyılın başında Heinrich von Kleist, Gerhart Hauptmann, J.W. von Goethe, Thomas Mann ve Franz Kafka ve Leopold Schefer gibi yazarların yapıtlarıyla gelişmiştir. Boccaccıo’nun turun ilk örneği olan Decamerone’si gibi Alman Novelle’leri de genellikle veba salgım, savaş, sel gibi gerçek ya da düşsel olabilecek çarpıcı bir olaya dayanan bir öykü etrafında kuruluydu. Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler – Borklüce Mustafa/1840`da 1416`da Osmanlı topraklarında başlayan bir başkaldırının tasvirinden başkası değil. Yazar olayın geçtiği yerleri iki kez ziyaret edip, yerli halktan dinlediklerini, tarih kitaplarından okuduğu bilgileri harmanlayıp bir Novella-yazmıştır. Novella tek tek öyküler çeşitli anlatıcılar tarafından dinleyenlerin dikkatini yaşanan talihsiz olaydan uzaklaştırmak amacıyla da anlatılıyordu. Bunun sarktaki karşılığı „Dengebejler“lerdir. Dengebejlerde halkın acılarını dillendiren, yaşanan doğal felaketleri gelecek kuşaklara aktarmışlar, kültürel ve sosyal olayları tiyatral bir tarza anlatarak dinleyenleri biraz olsun rahatlatırken düşünmelerini de amaçlamışlardır. Mehmet Uzun`un kitaplarında bu konuda bilgi bulmak mümkün. Aslında Alman yazar Lepold`da farklı birşey yapmamış. 1416 yılında yaşanan ve Osmanlı tarafından bastırılan olayın Osmanlı topraklarında yeni bir şey olmadığını, merkezi otoriteye baş eğmeyenlerin kılıçtan geçirildiği, çarmıha gerilip yakıldığı, işkence ile öldürüldüklerini yazmış.
Ali İhsan`ın, 1840 yılında kaleme alınmış Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler–Borklüce Mustafa / 1840 novellası ile Erol Toy'un 1974 yılında kaleme aldığı üç ciltlik Azap Ortakları romanını karşılaştırması ne kadar gerçekçi bilemiyorum ama Azap Ortakları`nda Şeyh Bedreddin’in hayatı etrafında gelişen olaylar anlatılır. Şeyh Bedreddin’in politik bir figür olarak anakronik düşünce içinden anlatıldığını söylemek mümkün.
Leopold`un kitabında ise Borklüce Mustafa`nın etrafında gelişen olaylar başta olmak üzere, Borklüce Mustafa öne çıkar. Schefer, kısa romanında Şeyh Bedreddin’i öne çıkarmaz. Onu, büyük bilge, kanun yapıcı ve isyanın baş mimarı olarak betimler. Yenilgi sonrası, İslam’ın yeniden düzenlenmesinin sekteye uğradığını belirtir.
Şeyh Bedreddin ve onun müritleri Borklüce Mustafa ve Torlak Kemak tanrıyı gökyüzünden yeryüzüne indirip onu görünür kılmışlardır. Bireyden topluma, toplumdan üretime, oradan insan emeğine ve emeğin ortak paylaşımına yapılan gönderme felsefik bir yaklaşımdır. Leopold`da bunları çok iyi bildiği için kitabında felsefi konulara da değinmiştir. Ali İhsan`ın „Kitap bir roman türünden ziyade felsefe kitabı sanki. Okuru fazla sıkıyor ve felsefe içinde boğuyor.“ tespiti biraz hava kalıyor gibi. Bedreddin hem felsefik olarak hem eylem adamı olarak Osmanlıyı temellerinden sarsmıştır. Osmanlı topraklarında başgösteren en büyük ve en ciddi ayaklanma Bedreddin-Borklüce-Torlak ayaklanmasıdır ve bu eylemin çok sağlam felsefik temelleri vardır.
Bunları yazarken aklıma şöyle bir düşünce geldi Eğer Leopold Schefer Erol Toy`un yazmış olduğu Azap Ortaklarını, 1840 yılında okuma imkanı bulsaydı ortaya nasıl bir roman-novella çıkardı hayal bile edemiyorum.
Leopold`un çalışmasının önemli özelliğinde biri de tam 150 yıl önce yayınlanmış ve bir batılı yazar tarafından yazılmış olması. Ve biz bu kitabı tam 150 yıl sonra çevirip yayımlıyoruz. Bu da bizim ayıbımız. Okumuyor araştırmıyoruz.
Kitap daha akıcı olabilir miydi, olabilir di tabi ki. Neden olmadı sorusuna belki şöyle cevap vermek mümkün.
„Yayınevleri maliyeti düşürmek için editör denetiminden geçirmiyorlar“ belirlemesi doğru. Bu kitapta editör denetimi yapıldı mı bilmiyorum. Çünkü kitabın son hali bana gönderilmeden benim onayım olmadan basıldı. Yani kitabın son hali bana ulaşmadı. Bu tespitine sanırım Ceylan Yayınlarının vereceği bir cevap vardır.
Selamlar/Ilhami Yazgan